Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyine düzenlenen şiddetli hava saldırıları bölgeyi kaosa sürükledi. Gece saatlerinde başlayan saldırılar sonucunda birçok yerleşim yeri hasar gördü, pek çok kişi hayatını kaybederken onlarca kişi de yaralandı. Saldırıların şiddeti ve yarattığı yıkım, bölge halkı üzerinde derin bir korku ve endişe yaratırken, Lübnan’da kriz büyüyor. Saldırıların ardından bölgede büyük bir kaos ve belirsizlik yaşanıyor.
Görgü tanıkları, saldırıların gece saatlerinde başladığını ve birkaç saat boyunca aralıksız devam ettiğini belirtti. Hedef alınan alanlar arasında sivil yerleşim bölgeleri ve bazı altyapı tesisleri de bulunuyor. Hava saldırıları sonucunda çok sayıda bina yerle bir oldu, elektrik ve su şebekeleri ciddi şekilde zarar gördü. Yerel kaynaklara göre, en az 18 kişi hayatını kaybederken, 40’tan fazla kişi de yaralandı. Saldırının ardından bölgede acil durum ilan edilirken, kurtarma ekipleri enkaz altında kalanları kurtarmak için zamanla yarışıyor.
Saldırı sonrası Lübnan hükümeti uluslararası toplumdan acil destek çağrısında bulundu. Lübnan ordusu, olayla ilgili geniş çaplı bir inceleme başlattığını ve saldırının arkasında kimlerin olduğunun tespit edilmeye çalışıldığını açıkladı. İlk bilgilere göre saldırının kimliği belirsiz hava kuvvetleri tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun, saldırıyı şiddetle kınadığını belirterek, bu saldırının Lübnan’ın egemenliğine karşı açık bir tehdit olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Aoun, uluslararası toplumdan bu tür saldırılara karşı seslerini yükseltmelerini ve Lübnan’ın yanında olmalarını talep etti.
Saldırılar sonucu Beyrut’un güneyinde birçok ev ve iş yeri ağır hasar alırken, yüzlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bölgedeki halk, korku içinde daha güvenli yerlere göç etmeye başladı. Beyrut’un güneyindeki mahalleler, savaş alanını andıran bir manzaraya dönmüş durumda. Bombardıman sırasında zarar gören binalardan birinin enkazından sağ olarak çıkarılan Zeynep Hıdır, "Gece yarısı evdeydik, aniden çok büyük bir patlama oldu. Her şey yıkılmaya başladı, kendimizi dışarı zor attık. Komşularımızdan bazıları hala enkaz altında olabilir" diyerek yaşadığı korku dolu anları anlattı.
Birleşmiş Milletler (BM) de Lübnan’daki durumu yakından takip ettiğini belirterek, sivil yerleşim alanlarına yapılan saldırıların uluslararası hukuk çerçevesinde insanlık suçu teşkil edebileceğini vurguladı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, taraflara itidal çağrısında bulunarak, Lübnan’ın barış ve istikrarının tehlikeye atılmaması gerektiğini ifade etti. Guterres, bu tür saldırıların bölgedeki kırılgan durumu daha da kötüleştirdiğini ve masum sivillerin hayatını tehdit ettiğini söyledi.
Lübnan Kızılhaçı, saldırının hemen ardından bölgeye giderek acil yardım çalışmalarına başladı. Yaralılar çevredeki hastanelere kaldırılırken, birçok hastane kapasitesinin dolması nedeniyle yaralıların tedavisi konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Ayrıca, hava saldırıları nedeniyle altyapı hizmetlerinin zarar görmesi, bölgedeki elektrik ve su dağıtımını olumsuz etkiledi. Yerel halk, bu zorlu süreçte temel ihtiyaçlara erişim konusunda büyük zorluklar yaşıyor. Bazı bölgelerde ciddi su ve elektrik kesintileri yaşanırken, yiyecek ve ilaç temininde de problemler olduğu bildirildi.
Beyrut’un güneyinde yaşanan bu şiddetli hava saldırıları, Lübnan’ın içinde bulunduğu zor durumu bir kez daha gözler önüne seriyor. Saldırıların arkasındaki güçlerin kim olduğu ve bu saldırıların neden düzenlendiği konusunda henüz net bir bilgi bulunmamakla birlikte, bölgedeki gerginliğin daha da artmasından endişe ediliyor. Uzmanlar, Lübnan’ın bu tür saldırılarla karşı karşıya kalmasının, ülkedeki zaten kırılgan olan ekonomik ve siyasi durumu daha da zorlaştırabileceği uyarısında bulunuyor.
Sonuç olarak, Beyrut’un güneyine düzenlenen şiddetli hava saldırıları, birçok sivilin hayatını kaybetmesine ve büyük bir yıkıma neden oldu. Bölgedeki halk, güvenlik endişesiyle daha güvenli yerlere göç etmeye çalışırken, Lübnan hükümeti uluslararası toplumu yardıma çağırıyor. Bu saldırılar, bölgedeki istikrarı daha da tehdit eden bir gelişme olarak değerlendirilirken, Lübnan’ın barış ve güvenliğe olan ihtiyacı bir kez daha kendini gösteriyor. Uluslararası toplumun, Lübnan’da yaşanan bu acı olaylara karşı sessiz kalmaması ve bölgede barışın tesis edilmesi için daha aktif bir rol oynaması bekleniyor.