Yaş, birçok insan için bir sınır olmasına rağmen, 87 yaşındaki usta zanaatkarımız için bu, sadece hayat tecrübesi ve bilgi birikimi demek. Kendisi, yıllardır severek icra ettiği el emeği sanatını, yeni nesillere aktarma misyonuyla dolu bir yaşam sürüyor. Bu haberde, ünü Türkiye genelinde yayılan bu usta sanatçının hayatı ve el emeğiyle yarattığı eserlerin ardındaki hikaye ile tanışacağız. Bu kadar ilerlemiş bir yaştan sonra bile süren bir tutku ve azim, ilham verici bir öykü sunuyor.
87 yaşındaki zanaatkar, çocukluğundan beri içinde taşıdığı bir tutku ile bugünlere geldi. Küçük yaşlarda geleneksel el sanatlarına merak saran bu usta, ailesinin de etkisiyle bu alanda kendini geliştirmeye başladı. İlk el işlerini yapmaya başladığında el emeğinin değerinin pek anlaşılmadığı günlerden geçtiğimizi belirtmemiz gerekiyor. Ancak o dönemdeki farklılık, onun bu sanata ne denli aşkla bağlı olduğunu gözler önüne seriyor. Yıllar içerisinde birçok teknik öğrendi ve kendine özel bir tarz geliştirdi.
Modern dünyanın hızına ayak uydurmakta zorlanan birçok zanaatkarın aksine, o el emeğine ve geleneksel zanaatların saflığına sıkı sıkıya bağlı kaldı. Üstün bir özveri ile her bir eserini, sadece bir malzeme parçası değil, duygularını ve hayatını yansıtan birer eser olarak görüyor. "Her bir parça, benim hikayemdir," diyor. Gerçekten de onun eserlerine bir bakış, zamanın geçişine ve yaşamın zenginliğine tanıklık etmenin bir yolunu sunuyor.
Giderek kaybolan zanaatların yanında, ustamız bu durumu hiç de umursamıyor gibi görünüyor. Fakat onu dinledikçe, aslında bunun onu ne denli etkilediğini anlayabiliyoruz. “Söylemeye çalıştığım, bu işlerin geleceği için bir şeyler yapmalıyız. Yarınların anlamını kaybetmesini istemiyorum,” diyor. Bu bakış açısı, herhangi bir ustadan çok daha fazlasını ifade ediyor. O, genç nesile unutulmuş bilgileri aktarma amacı güdüyor. Bu yolda, genç zanaatkarları yetiştirmeye teşvik ederek, el emeğini halkla buluşturmayı misyon edinmiş.
Geleneksel el sanatlarının devamlılığı için sosyal medya platformlarını kullanma konusundaki görüşleri de oldukça ilginç: “Gençler, doğal olarak sosyal medyaya daha çok ilgi duyuyorlar. Bu platformları kullanarak belki ulaşamayacakları kişilere ulaşacaklar. Ben de burada onlara mentorluk yaparak, geçmişi hatırlatmak istiyorum." Bu sözler, onun sadece bir usta değil, aynı zamanda bir öğretmen olduğunu da ortaya koyuyor.
Birçok el emeği ustasının istediği gibi, onun da amacı sadece eser üretmek değil, aynı zamanda hayat dolu hikayeler bırakmak. Bu esnada, yıllar geçse de hatırlanacak bir iz bırakmak için elinden geleni yapmakta kararlı. Özellikle, genç nesil ile birlikte bu bilgileri paylaşarak daha güçlü bir gelecek tasarlamayı hedefliyor. "Zanaat, sadece bir iş değil; ruhumun bir parçası," diyerek sanata olan tutkusunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, 87 yaşındaki bu usta zanaatkar, mesleğini sadece bir geçim kaynağı olarak değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak görüyor. El emeği eserleri, geçmişten bir köprü kurarak geleceği aydınlatmayı başarmış bir yaşam öyküsü. Kendisinin azmi, sanata olan tutkusu ve paylaşıma olan isteği, bizlere hayatta her yaşta ve her aşamada tutkularımızı sürdürmenin önemini hatırlatıyor. Gelecek için bıraktığı izler, sadece onun değil, herkesin hayatında anlam arayışı adına yaratacağı değerler arasında yer alacak. El emeğini yaşatmak için hala bir şans var; yeter ki o tutkuyla bakmak ve eyleme geçmek yeterli olsun.